-
1 κρεβατώνομαι
yatağa düşmek -
2 take to one's bed
yatağa düşmek, hasta yatmak -
3 take to one's bed
yatağa düşmek, hasta yatmak -
4 fall
n. sonbahar, yaprak dökümü, düşme, dökülme, düşüş, döküm, kat, fırfır, yağış, yıkılma, çöküş, inme, ucuzlama, çağlayan, şelâle, yavrulama, tuş, eğim, yamaç————————v. düşmek, inmek, dökülmek, yıkılmak, devrilmek, yağmak, ucuzlamak, eğimli olmak, dağılmak, karanlık bastırmak, gece çökmek, tam yerine denk gelmek, oturmak (lâf), hastalanmak, yatağa düşmek, kötü yola düşmek* * *1. düş (v.) 2. düşüş (n.)* * *[fo:l] 1. past tense - fell; verb1) (to go down from a higher level usually unintentionally: The apple fell from the tree; Her eye fell on an old book.) düşmek2) ((often with over) to go down to the ground etc from an upright position, usually by accident: She fell (over).) düşmek3) (to become lower or less: The temperature is falling.) düşmek4) (to happen or occur: Easter falls early this year.) olmak5) (to enter a certain state or condition: She fell asleep; They fell in love.)...-e düşmek6) ((formal: only with it as subject) to come as one's duty etc: It falls to me to take care of the children.) (payına) düşmek2. noun1) (the act of falling: He had a fall.) düşme2) ((a quantity of) something that has fallen: a fall of snow.) yağış3) (capture or (political) defeat: the fall of Rome.) çöküş, yıkılış4) ((American) the autumn: Leaves change colour in the fall.) sonbahar•- falls- fallout
- his, her face fell
- fall away
- fall back
- fall back on
- fall behind
- fall down
- fall flat
- fall for
- fall in with
- fall off
- fall on/upon
- fall out
- fall short
- fall through -
5 сваливаться
несов.; сов. - свали́ться1) düşmek; yıkılmak, inmek ( обрушиваться)свали́ться с кры́ши — damdan düşmek
свали́ться со сту́ла — sandalyeden yere yuvarlanmak
2) разг. ( заболевать) yatağa düşmek -
6 go down
batmak, kötüleşmek, gitgide çökmek, kesilmek, düşmek, inmek, geçmek, yazılmak, mahvolmak, perişan olmak, yenilmek, onaylanmak, beğenilmek, yatağa düşmek, hastalanmak, üniversiteden ayrılmak, tatile çıkmak* * *bat* * *1) ((with well/badly) to be approved or disapproved of: The story went down well (with them).) beğenilmek, kabul görmek2) ((of a ship) to sink: They were lost at sea when the ship went down.) batmak3) ((of the sun or moon) to go below the horizon.) batmak4) (to be remembered: Your bravery will go down in history.) geçmek, hatırlanmak5) ((of places) to become less desirable: This part of town has gone down in the last twenty years.) gözden düşmek -
7 be laid up with
v. yatağa düşmek, yatağa hapsolmak -
8 be laid up with
v. yatağa düşmek, yatağa hapsolmak -
9 be taken ill
hastalanmak, hasta olmak, yatağa düşmek* * *(to become ill: He was taken ill at the party and was rushed to hospital.) hastalanmak -
10 come down with
nedeniyle hastalanmak, yatağa düşmek* * *yakalan -
11 fall ill
hastalanmak, hasta olmak, yatağa düşmek -
12 take ill
v. hastalanmak, hasta olmak, yatağa düşmek -
13 fall ill
hastalanmak, hasta olmak, yatağa düşmek -
14 take ill
v. hastalanmak, hasta olmak, yatağa düşmek -
15 Bett
Bett <-(e) s, -en> [bɛt] nt1) yatak, döşek;das \Bett machen yatağı [o yatak] yapmak;Frühstück im \Bett yatakta sabah kahvaltısı;im \Bett liegen yatakta yatmak;ans \Bett gefesselt sein eli ayağı yatağa bağlı olmak, yatağa bağlanmak;ins [o zu] \Bett gehen (yatağa) yatmak, yatağa girmek;das \Bett hüten müssen yatağa [o yataklara] düşmek, sergin vermek;mit jdm ins \Bett gehen ( fam) biriyle yatmak [o yatağa girmek], birinin yatağına girmek;an jds \Bett sitzen birinin yatak başında oturmak;er macht ins \Bett ( fam) yatağa yapar;sich ins gemachte \Bett legen ( fig) hazıra konmak2) (Fluss\Bett) yatak3) (Feder\Bett) yorgan
См. также в других словарях:
döşeğe düşmek — yatağa düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yatağa (veya yataklara) düşmek — yataktan kalkamayacak kadar hasta olmak Daha on yaşımda yokken annem yatağa düşmüştü. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşman başına — durumun kötü olduğunu göstermek için kullanılan bir söz Hele ihtiyarlıkta yatağa düşmek, düşman başına. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafayı (bir yere) vurmak — 1) hastalanıp yatağa düşmek 2) uyumak için yatmak Ahmet de bize varır varmaz kafayı yere vurdu. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yatak — is., ğı 1) Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya, döşek Sabahleyin onu aynı güzellikte bulacağım ümidiyle yatağımdan fırladım. R. H. Karay 2) Yün, pamuk, kuş tüyü vb. maddelere kılıf geçirerek yapılan şilte 3) Üzerine… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bastırmak — i 1) Basma işini yaptırmak Çok güçlüydü, bastırdı, omuzlarını yatağa yapıştırdı âdeta. T. Dursun K 2) Zararlı bir olayı önlemek Yangını bastırmak. 3) Durdurmak İsyanı bastırmak. 4) Üstünlüğünü göstermek Şişman, kısa boylu bir yüzbaşı usulsüzlükte … Çağatay Osmanlı Sözlük